
Malpraktis sonucunda ceza ve tazminat için nasıl yol izlenmeli buna ilişkin bilgi vereceğiz.
Öncelikle belirtmek gerekir ki özel hastanede Malpraktis sebebiyle zarara uğranması durumunda hasta ve doktor arasında özel bir ilişki olduğunda hem hukuki sorumluluk için yani zararı tazmin için hem de cezai sorumluluk için doktorun doğrudan sorumluluğuna gidilebilmektedir. Yani tazminat davası doktorun doğrudan şahsına açılmakta bu durum maddi ve manevi tazminat şeklinde olmakta ve husumet doğrudan doktora yöneltilmektedir. Husumetin doktorun bağlı olarak çalıştığı hastane ile arasında herhangi bir bağlantı yoktur. Yani Malpraktis özel hastanede meydana geldiğinde tazminat davası doğrudan doktora açılmakta hastanenin kendisine ayrık durumlar hariç dava açılamamaktadır. Ayrık duruma örnek vermek gerekirse de bu durum daha çok Aydınlatma ve Onam aşamasında meydana gelmekte yani aydınlatma ve onam aşamasında hastanın doğru bilgilendirilmemesi özel hastanenin de sorumluluğunu doğurmaktadır. Cezai sorumluluğuna gelirsek de Malpraktis kast, taksir veya ihmal durumunda meydana geldiğinde doktorun sorumluluğu her halükârda şahsi olmakta açılacak ceza soruşturma ve kovuşturması doğrudan doktorun şahsına açılması gerekmektedir. Araya başka bir merci girmemektedir. Kamu yani devlet hastanesine baktığımızda ise malpraktisin bir devlet hastanesinde çalışan bir doktor tarafından meydana getirilmesi durumunda maddi ve manevi tazminat davası doğrudan doktora açılmamaktadır. Bu durumda dava idareye dava açılacaktır. Çünkü Anayasa’nın 129. Maddesi uyarınca kamu görevlileri görevlerini ifa ederken yaptıkları hatalardan dolayı maddi manevi tazminat sorumluluğu doğrudan idareye yüklenmiştir. Bu sebeple Malpraktis sebebiyle tazminat davasında husumet doğrudan doktora değil hastaneye yüklenilmiştir. Bu durumda tazminat için açılacak olan dava tam yargı davası olup idare prosedürü gereği İdare Mahkemesinde açılması gerekmektedir. Yetkili mahkeme idari sözleşmeyi yapan idarenin bulunduğu yer idare mahkemesidir. Ayrıca Malpraktis için özel hastanede çalışan doktora karşı maddi manevi tazminat davası açılırken görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Daha önce de üzerinde durduğumuz üzere hasta ile doktor arasında bir ilişki kurulmakta ve bu ilişki özel hukuka tabi olup söz konusu ilişki sebebiyle görevli mahkeme tüketici mahkemesi olmaktadır. Devlet hastanesinde çalışan doktor malpraktise sebep olduğunda ceza soruşturması ve kovuşturması onun şahsına karşı açılır. Çünkü suç ve cezanın şahsiliği ilkesi gereği husumet hem devlet hastanesinde hem de özel hastanede çalışan doktor için doğrudan kendisine yöneltilecektir. Ceza ve tazminat davası için sürece ilişkin bilgi vermek gerekirse eğer hem devlet hastanesinde hem de özel hastanede çalışan doktora ceza soruşturması için yetkili savcılığa gidilmelidir. Savcılığa Malpraktis sebebiyle ceza soruşturması açan taraf doktora hangi şikayet ile gittiğini doktorun tedavisinin neye yönelik olması gerektiğini ama malpraktise sebep olan doktorun yanlış tedavisi sebebiyle hangi zararlara uğradığını açıklayan bir dilekçe ile baş vurmalı ve tedavi süreci boyunca verilen bilgi ve tedaviye ilişkin formlar elden çıkarılmamalı, delil olarak dosyaya sunmalıdır. Unutulmaması gereken diğer bir durum da ceza soruşturmasına ilişkin süreç iyice takip edilmeli ve bu ceza soruşturmasına ilişkin bilgi ve belgeler eğer malpraktis devlet hastanesinde meydana gelirse idareye açılacak tam yargı davasına, özel hastanesine açılacak tazminat davasına delil olarak sunulması süreci ilerleten kişinin lehine olacaktır.
Malpraktis davalarında zamanaşımı hususuna değinilecek olursa da Malpraktis haksız fiil olup şartlarını ve unsurlarını önceki bilgi notlarımızda açıklamıştık bu sebeple Malpraktise uygulanacak olan zamanaşımı haksız fiile uygulanan zamanaşımı olacaktır. Haksız fiile ilişkin zamanaşımı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrama söz konusu olacaktır. Bu yüzden Malpraktis sebebiyle zarara uğrayan kişi tedavinin yanlış uygulanması, teşhisin yanlış yapılması veya aydınlatmanın yeterince ve hakkaniyete uygun yapılmaması yüzünden zarara uğradığını biliyorsa ayrıca zarara sebebiyet veren hekimin kim olduğunu biliyorsa bunu bilmesinden itibaren iki yılın geçmesi üzerine artık Malpraktis sebebiyle tazminat davası açamaz. Eğer zarar tedaviden çok sonradan ortaya çıkarsa ya da zarara sebebiyet veren doktor çok sonradan öğrenilirse o zaman bu durumda tazminat davası açmaya ilişkin zamanaşımı malpraktise konu tedavinin yapılmasından itibaren on yıl olacaktır. Eğer tedavi üzerinde on yıl geçerse bu durumda zarara uğrayan hasta artık tazminat davası açamayacaktır. Bu zamanaşımı yalnız tazminat davasına ilişkin olup ceza davasında buna ilişkin zamanaşımı ceza kanunlarına ilişkin hükümlere tabi olacaktır.
Ceza dava zamanaşımı ise suça ilişkin verilecek cezaya göre belirlendiğinden malpraktiste doktorun gerçekleştirdiği fiilin manevi unsuruna göre değişecektir. Örneğin doktor tedavi aşamasında taksirle hastanın yaralanmasına sebebiyet verdiyse bu durumda cezada dava zamanaşımı beş yıl olacaktır. Ancak eğer doktor kasten malpraktise sebebiyet verip hastanın ağır yaralanmasına ya da ölümüne sebebiyet verirse bu durumda cezada dava zamanaşımı olarak hekim için en ağır olan zamanaşımı uygulanacaktır. Bu zamanaşımı ise en az yirmi iki yıl altı ay olmaktadır.